SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

NAMAZ BAHSİ

<< 391 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

24 - (391) حدثنا يحيى بن يحيى. أخبرنا خالد بن عبدالله عن خالد، عن أبي قلابة؛ أنه رأى مالك بن الحويرث، إذا صلى كبر. ثم رفع يديه. وإذا أراد أن يركع رفع يديه. وإذا رفع رأسه من الركوع رفع يديه. وحدث؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يفعل هكذا.

 

{24}

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Abdillâh,  Halid'den o da Ebu Kılâbe'den naklen haber verdiki: Ebu Kilabe Mâlik b. el-Huveyris'i  namaz kılacağı zaman tekbir aldığını, sonra ellerini kaldırdığını, rüku'a gitmek istediği zaman da ellerini kaldırdığını, rüku'dan başını kaldırdığı zaman dahi ellerini kaldırdığını görmüş. Mâlik,

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in böyle yapardığını rivayet etmiş.

 

 

 

25 - (391) حدثني أبو كامل الجحدري. حدثنا أبو عوانة عن قتادة، عن نصر بن عاصم، عن مالك بن الحويرث؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 كان إذا كبر رفع يديه حتى يحاذي بهما أذنيه. وإذا ركع رفع يديه حتى يحاذي بهما أذنيه. وإذا رفع رأسه من الركوع، فقال "سمع الله لمن حمده"، فعل مثل ذلك.

 

{25}

Bana Ebu Kâmil el-Cahderî rivayet etti (Dediki): Bize Ebu Avâne, Katâde'den, o da Nasr b. Âsım'dan, o da Mâlik b. el-Huveyris'den naklen rivayet ettiki:

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Tekbîr aldığı zaman ellerini ta kulaklarının hizasına kadar kaldırırmış. Rüku ettiği zaman da ellerini ta kulaklarının hizasına kadar kaldırırmış; başını rüku'dan kaldırdığı zaman dahi

 

[Semi' Allahu limen hamide ]  diyerek yine böyle yaparmış.                                                                            

 

 

 

26 - (391) وحدثناه محمد بن المثنى. حدثنا ابن أبي عدي عن سعيد، عن قتادة، بهذا الإسناد؛

 أنه رأى نبي الله صلى الله عليه وسلم. وقال: حتى يحاذي بهما فروع أذنيه.

 

{26}

Bize bu hadîsi Muhammed b. el-Müsennâ dahî rivayet etti. (Dediki): Bize îbni Ebî Adiy, Saîd'den, o da Katâde'den bu isnadla rivayet ettiki: Mâlik, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Bu şekilde namaz kılarken görmüş) ve «ellerini ta kulaklarının üst hizasına kadar kaldırırdı demiş.

 

 

İzah:

Bu Hadîsi Buhârî «Kitabu'l Ezan» da muhtelif râvîlerden Nesaîde (Kitâbu's-Salât) 'da Süveyd b. Nasr'dan  tahrîc etmişlerdir.

 

Rüku'da el kaldırma meselesini anlatırken; «Rüku etmek istediği zaman» ifadesini kullanması, rüku'dan doğrulurken onu kullanmaması el kaldırmanın ne zaman yapılacağına işaret içindir. Çünkü Rüku' için evvelâ eller kaldırılır, ondan sonra rüku'a varılır. Rüku'dan doğrulurken eller evvelâ değil, doğrulmakla beraber kaldırılır.

 

Bu hadîsi Nâfî' dahî Abdullah b. Ömer'den rivayet etmiştir. Bir rivayette; «İki rekât kılarak kalktığı zaman ellerini kaldırırdı» denilmiştir. Mezkur hadîsi on kişi rivayet etmiştir. Bunlar İmâm Mâlik,Yunus, Şuayb, İbni Ebî Hamza îbni Cüreyc, Süfyan İbni Uyeyne, Ukayl, Zebîdî, Ma'mer ve Abdullah b. Ömer (R.A.) dır. İmam Mâlik'den onu bir cemâat rivayet etmiştir. Yahya b. Yahya el-Endelusî 'nin rivayetinde rüku'a giderken el kaldırma zikredilmemiştir. Bu hususta ona birçok kimseler tâbi olmuştur. Ravilerden yirmisi rüku'a giderken el kaldırmayı zikretmişlerdir. Bu hadîs Salim b. Abdillâh'ın İbni Ömer (R.A.)'ya ref ederek rivayet ettiği dört hadîsten biridir. Salim, İbni Ömer'in rüku'a giderken bilfiil el kaldırdığını da rivayet etmiştir.

 

Hadîsin bu rivayetinde yalnız tesmi zikredilmiş, tahmîd'den bahsedilmemiştir. Onun râvî tarafından ıskat edildiği anlaşılıyor.

 

Tesmî' [Semi' Allahu limen Hamide] demektir. Tahmid ise  [Rabbena lekel hamd ] dir.

 

Kirmani tesmî'deki «Limen» kelimesinin «Bimen» şeklinde kullanılacağını iddia etmiştir. Fakat bu iddia doğru değildir. Çünkü cümlenin mânâsı: «Allah, hamdi hamdeden için işitir; yani hamdedenin hamdini kabul eder» demektir. Cümlede mecaz vardır. Sebep zikredilmiş, müsebbeb murâd olunmuştur. Zira işitmek sebep, kabul etmek müsebbebtir. Çok defa; Hükümdar filânın sözünü işitti, derler. Bundan onun ricasını kabul etti mânasını kastederler. Filân filânın sözünü işitmedi demek, onun sözünü kabul etmedi mânâsına alınır.

 

[Rabbena ve lekel hamd]

 

Cümlesi şeklinde yani atıf harflerinden  (vav)  ile dahi rivayet edilmiştir. Bu sebeple ulemâdan bazıları cümlenin (vav) ile okunacağını tercih etmişlerdir. el-Muhît» nâm eserde tahmîd cümlesinin (vav) sız okunmasının efdal olduğu beyân edilmiştir. Zîra cümlenin mânası; «Yârabbî sana hamdettik, hamd sana mahsustur» takdirindedir. Bu suretle Allah'a hamd tekrar edilmiş olur. Ancak «Rabbena cümlesi yukarıya bağlı değildir. Bu cümle imama uyanların, üst tarafindaki ise imamın sözüdür. Çünkü hadîsin bir rivayetinde «îmam [Semi' Allahu limen Hamide] dediği vakit siz de [Rabbena ve lekel hamd] deyin buyurulmuştur. Binâenaleyh «Rabbena cümlesi söz başı, hamd cümlesi de onun hali olur. Mânâ şudur: Yaptığım hamd başkasına değil, yalnız sana mahsus olduğu halde sana dua ederim. Hamd cümlesini dua cümlesi üzerine atfetmek caiz değildir. Çünkü cümlelerden biri ihbârî, diğeri inşâîdir.

 

Bu konuda ileriki hadîslerde de îzâhat verilecektir.